Telefon
WhatsApp
İKİ SEÇİM ARASI, DEMOKRASİ KARASI (Feyzullah Aktan ağabeye saygılarımla)

TALAT ŞALK

(Emekli Cumhuriyet Savcısı)

 

“İki Seçim Arası Demokrasi Karası”, Feyzullah Aktan Ağabey’in kitabının adıdır.

Yazımı seçimler bitmeden önce yazmalıydım. Yazamadım, ben de seçimleri takip ettim. Kanaat önderleri ne diyor onları dinledim.

7 Haziran 2015 seçimlerinde 13 yıldır iktidarda olan AK Parti 258 milletvekili çıkardı. Muhalif partilerden CHP 132 MHP 80 HDP 80 milletvekili çıkardı. Bu 3 partinin aralarında anlaşıp hükümeti kurmaları bekleniyordu. Devlet Bahçeli, “Ben HDP ile hükümet kurmam” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, Bahçeli’ye hükümeti kurmasını, HDP’nin dışardan destekleyebileceğini söyledi. Devlet Bahçeli bu teklifi de kabul etmedi.

İktidar kanadı koalisyon hükümeti kurulmasını istemiyordu. Cumhurbaşkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hükümeti kurma görevi verdi. Davutoğlu, muhalefet liderleri ile görüşmeler yaptı. Hükümeti kurma yönünde hiçbir ilerleme olmadı. Sonunda Cumhurbaşkanı “Bu koalisyon kurulamaz. Hemen seçim yapalım” dedi. Devlet Bahçeli de “Kasım’da seçim yapılsın seçim tarihi 1 Kasım 2015 olsun” dedi. TBMM toplanıp seçim kararı aldı. 1 Kasım 2015’te seçim yapılacaktı.

1 Kasım seçimlerinden önce Emek ve İşçi Bayramı kutlamaları vardı. TBMM 1 Mayıs’ı resmi bayram olarak kabul etmişti. İşçiler bayramı Taksim Meydanı’nda kutlamak istiyorlardı. İşçilerin bayramı Taksim’de kutlamalarına izin verilmedi.

Taksim Meydanı’na yürüyen işçilerden biri polis tarafından yakalanmış, elleri ve ayakları bağlanmış, polislerden biri elleri arkasında bağlanmış yerde yatan bu işçiyi tekmeliyor.

Polis verilen emri yerine getirir, emir işçilerin Taksim Meydanı’na sokulmamasıdır. Bu emri yerine getirirken Taksim Meydanı’na zorla girmek isteyen işçilere karşı zor da kullanır. Ancak polisin yerde elleri ayakları bağlı çaresiz yatan işçiyi tekmelemesi suçtur. Bu demokrasi ayıbıdır, polisin cezalandırılması gerekirdi.

***

21/05/2015 günü Tokat’ın Turhal İlçesindeki pancar ekicilerinin kongresinde kavga çıkar. Bir polis ekibi kavgayı önlemekle görevlendirilir. Polislerden biri dizleri üzerinde kapaklanmış bir ziyaretçiyi tekmelemiştir. Polis ekibi olay yerine kavgayı ayırmak için gelmiştir. Kavgayı sona erdirmişlerdir. Ancak polislerden biri hızını almamış, babası yaşında bir ziraatçiyi dövmüştür. Polisin iyi eğitilmediği veya yanlış yönlendirildiği anlaşılıyor. Polis suç işlemiştir. Eyleminin müeyyidesi vardır.

Türkiye, polisini çok iyi eğitmeli ve bu demokrasi ayıbının sık sık işlenmesine mani olmalıdır.

***

Demokratik iradelerde memur, işçi ziraatçı, esnaf ve işveren bütün halkın menfaati göz önüne alınır. Yasal düzenlemeler buna göre yapılır. Doğru olanı; ‘yapılmaması gerekir’ demeliydim, ancak yasal düzenlemelerin düşündüğüm gibi yapılmadığına inanıyorum. Bu düşüncem tek bir parti için değildir. 1950’den beri çok parti iktidarları gördüm. Keşan’lıyım, Trakya’lıyım nerede yaşarsam yaşayayım Trakyalı olma özelliğimi kaybetmedim.

Ergene Nehri’nin suyu tarım alanlarının sulanmasında kullanılıyor. Ancak Ergene Nehri’nin suları Trakya’daki fabrikaların arıtılmamış endüstriyel atık sularıyla kirleniyor. Bu fabrikaların artıma tesisi yok.  Fabrikalar arıtılmamış atık sularını Ergene Nehri’ne doğrudan deşarj yapıyorlar.

Ergene Nehri’nin sularıyla tarım arazilerini sulamak insan sağlığını açışından tehlike arz ediyor. Devlet bu fabrikalara arıtma kurmaya zorlayamaz mı? Devletin gücü buna yeter.

Burada halk değil fabrika sahipleri ve işverenler korunuyor.

***

2003 yılında emekli oldum aynı yıl görev sebebiyle ABD’de bulunan oğlumu ziyarete gittim. Oğlum ABD’nin Hershey kentinde çalışıyordu. Hershey, çikolata fabrikalarının bulunduğu bir şehirdir. Gündüzleri eşimle birlikte kentte yürüyorduk. Bir gün çikolata fabrikasının bulunduğu alana gittik. Fabrikada bulunduğumuz yere doğru akan bir su gördük. Çay veya dere değildi. Suyun içinde balıklar yüzüyordu. Suyu takip ederek fabrikanın yanına doğru yürüdük. İçinde balıkların yüzdüğü su fabrikan geliyordu. Fabrikanın atık suyuydu ancak o kadar arıtılmıştı ki içinde balıklar yüzüyordu. Bu atık su halka hiçbir zarar vermez.

Ergene Nehri ve havzasındaki bu endüstriyel kaynaklı çevre ve halk sağlığı problemini çözümü için başlayan arıtma projelerinin bir an önce hızlandırılıp sonuçlandırılıp bu problemin çözülmesi gerektiğine inanıyorum.

***

MADEN İŞÇİLERİ

Yerin yüzlerce metre altında çalışmak çok zor ve ayrıca çok risklidir. Ülkemizde çok sık maden kazası olmuş kazalarda binlerce işçimiz göçük altında kalmış ve şehit olmuştur.

Batı ülkelerinde maden ocaklarında çalışmanın zorluğu ve riski göz önüne alınmış maden ocaklarında çalışanlar için özel bir düzenleme yapılmıştır. Yerin yüzlerce metre altında çalışan bu işçilerin çalışma saatleri düşürülmüş ve çalışma ücretleri arttırılmıştır. Emekli maaşları da ayrıca yükseltilmiştir. Muhakkak onların maden ocakları bizim maden ocaklarına göre daha az risk taşımaktadır. Havalandırma sistemleri de daha iyidir.

Batı ülkelerinin maden işçilerine yaklaşımını ve madenlerde çalışan işçilerine özel çalışma ve ücret düzenlemesi yapmasını biz benimseyemedik. Burada işverenlerin korunduğu düşünüyorum. Ancak Batı ülkelerinin maden işçileri için getirdiği düzenlemeler daha insanidir ve günümüz insan hakları anlayışına daha uygundur. Türkiye en kısa zamanda Batıda olan bu uygulamaları benimsemelidir.

***

ANAYASA KONUSU

Yeni anayasa yapacaklarmış. Mevcut anayasa darbe anayasasıymış. Anayasa halk oyuna sunulup kabul edildikten sonra, yıllar içinde birçok maddesi değiştirildi. Bu son değişiklikler mevcut iktidar döneminde yapıldı.

Anayasanın 90. maddesi bu iktidar döneminde değiştirilen ve insan hak ve özgürlükleriyle ilgili çok olumlu fıkralar eklenen bir maddedir.

Sivil anayasa yapacaklarmış. Türk vatandaşlığı tanımını yeniden yapacaklarmış. Anayasanın 66. maddesinde Türk Vatandaşlığı tanımı yapılmıştır.

Türkiye’de Türk Vatandaşı olmaktan memnun olmayan kimseler olabilir. Ancak bu kişiler de anayasaya uymak zorundadırlar. Uymazlar ise haklarında yasal müeyyide uygulanır.

Anayasa Mahkemesi kararlarına yargı ve idari makamlar uymak zorundadır, anayasa böyle demektedir. Yargı birçok defa Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamıştır.

AİHM’nde bizim de bir hakimimiz çalışmaktadır. İnsan hak ve özgürlükleri ile ilgili verdiği kararlara Anayasa’nın 90. Maddesinin amir hükmüne rağmen uymamışlardır. Bu yanlış bir karardır. Mahkemelerimizin bu yanlış tutumdan vazgeçmeleri gerekir.

Mesleğimin son yılında AİHM’in verdiği kararlarla ilgili İstanbul’da yapılan bir toplantıya katıldım. Toplantıda Avrupa Konseyi üyesi ülkelerden çok sayıda hakim vardı. Bu hakimlerin konuşmalarından AİHM’in kararlarına çok değer verdiklerini anladım. AİHM’in kararlarını adeta kendi anayasalarından daha önemli gördüklerini düşündüm. AİHM bizim hukukumuzu da etkilemiştir.

Japonya Anayasası 2. Dünya Savaşı sonunda Amerikan Generali McArthur tarafından yaptırılmıştır. Almanya Anayasası da 2. Dünya Savaşının galip devletlerinden İngiltere tarafından yaptırılmıştır. Bugün Japonya’da Almanya’da 2. Dünya Savaşı sonucunda yaptırılan bu anayasalar hala yürürlüktedir ve iki devlet de anayasalarını yeniden yapmayı düşünmemiştir. Anayasa değişimi ihtilal gibi rejim değişimini gerektiren olağanüstü hallerde düşünülür.

Galip devletlerin yaptığı anayasaları değiştirmeyi düşünmeyen Japonya ve Almanya, bugün ekonomileri ve teknolojileri ile en ileri düzeyde olan devletler arasındadır.

Reklam verebilirsiniz

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!